Balıkçılık

Bodrum’da Balıkçılığın Tarihçesi

İnsanlığın balıkçılıkla tanışması doğal olarak çok eskidir. İnsanlar, denize veya diğer su kaynaklarına yakın oldukları her yerde balık başta olmak üzere su canlılarını kendi tüketimleri için avlamaya çalışmıştır. Bununla beraber, ticari balıkçılığın geçmişi çok eski değildir. Her ne kadar ağ ve büyük deniz vasıtası gibi ticari balıkçılık için zorunlu olan araçlar çok erken tarihlerden itibaren mevcuttuysa da, bu alanda en büyük sorunlardan biri tabii ki yakalanan balıkları kısa sürede iç bölgelere taşımak olmuştur. Yoksa, Kuzey Atlantik’te eski tarihlerden itibaren avlanan büyük balıkçı filoları olmuştur. Burada ballığı bozulmadan korumak kadar belli bir balık talebinin mevcudiyeti de önemli olmuştur. Küçük ölçek ticari balıkçılık, yani günlük yakalanan balığı ve diğer deniz ürünlerini belli bir veya birbirine yakın birkaç tane yerleşim birimine satmak, balığın yendiği her yerde olmuştur.

Bodrum’un durumu da pek farklı olmamıştır. Bir deniz kıyısı kasabası olduğundan burada her zaman balık ve deniz ürünleri tüketilmiştir. Cumhuriyet öncesi dönemde ahtapot gibi balık dışı ürünleriyse daha çok Bodrumlu Hıristiyanlar tüketmiş ve ayrıca kurutulmuş ahtapot ihracatı da yapmışlardır. Bu dönemin balıkçılığı muhtemelen Bodrum ve civar adalarla sınırlı olmuş ve küçük sandallarla yapılmıştır. Büyük balıkçı tekneleri olmamıştır.

Cumhuriyet sonrası dönemde de ilk başta çok süratli bir gelişme söz konusu değildir. Ufak tefek sandal ve piyadelerle balıkçılık yapan, özellikle Giritli mübadil aileler vardır ama ticari balıkçılık ancak 1950-55 arasında başlayacaktır. Bu dönemde en büyük engel balığın ulaştırılmasıdır. Yolların yetersiz olmasından ötürü balığı Bodrum dışına çıkartmak kolay değildir. Üç seçenek vardır: Balığı ulaşımın daha kolay olduğu yerlerden kamyonla daha büyük merkezlere göndermek; Bodrum yakınındaki köylere, kasabalara ve hatta Muğla’ya ciple balık satmak (ama buralarda balık tüketimi bu yıllarda çok fazla değildir); ve son olarak da balığı aktarma yoluyla Yunanlılara vermek. Aktarma, yakalanan balığı hiç karaya getirmeden denizde adalardan gelen Yunanlılarla buluşup ya ihtiyaç duyulan kahve, şeker, çay, battaniye vb gibi ürünler ya da altın karşılığında takas edilmesidir. Bir süre sonra bu tür ticarette uzmanlaşan kişiler ortaya çıkacak ve balıkçılar aktarmalar için bu kişileri kullanacaktır.

Büyük balıkçılık, yani troller ve gırgırlar, ancak 1960’lardan itibaren belirmeye başlar. Bundan önceki yıllar genelde küçük balıkçılık yıllarıdır. Kara ığrıbı yaygındır. İlk kara ığrıpçısının 1940-45’lerde 6,5 metrelik piyadesiyle bu işe başlamış olan Deli Bayram Dayı olduğu söylenmektedir. 1960’lardan itibaren trolcülük ve gırgır başlar. İlk ve en meşhur trolcülerden biri Hasan Reis’tir. İlk trol teknesiyse Mustafa tratasıdır. Zaman içinde trataların sayısı artacaktır. Bodrum’un hiçbir zaman balık hali olmamıştır; ne de balık tüccarları. Genellikle Güllük ve Gökova körfezlerinde çalışan tratalar yakaladıkları balığı kamyon tutup İzmir’e gönderilmiştir. İzmir’e ulaşımın kolaylaşması artık Yunanistan’la deniz üstünde yapılan ticareti de zamanla sona erdirmiştir. Bazı dönemler Bodrumlu balıkçılar daha uzaklarda da avlanmıştır ama bu genelde nadirdir. Örneğin bir dönem Mersin’deki lağos balığı bolluğuna Bodrum’dan çok sayıda balıkçı ve hatta meslekten balıkçı olmayanlar bodi ve piyade tekneleriyle gitmiştir.

Bodrum’da balıkçılık hâlâ sürmektedir ama Bodrum balıkçılığı hiçbir zaman çok büyük bir denizcilik faaliyeti olmamıştır. Diğer yandan, tıpkı sünger avcılığında olduğu gibi, bir dönem balıkçılığın parlamış olması bazı tekne tiplerine olan talebi arttırarak tekne yapımcılığını teşvik etmiştir. Örneğin Bodrum’un ilk guleti balıkçılık için yapılmıştır.

Hazırlayan: Ali Kemal Denizaslanı ve Timuçin Binder
Yazan: Timuçin Binder

Scroll to top