Gayıktan Gulete
Bugün genelde ‘gulet‘, ‘aynakıç‘ ve ‘tırhandil‘ olarak üç kategori altında toplanan Bodrum’un Mavi Yolculuk teknelerinin ataları, artık neredeyse hiçbirini göremediğimiz, yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına kadar varlığını sürdürmüş yelkenli iş tekneleridir. Bu alanda hem yelken arması hem de gövde formu hususlarında küçümsenemeyecek bir çeşitlilik söz konusudur. Bodrum Denizcilik Müzesi artık geçmişte kalmış bu farklı ve zengin denizcilik dünyasını günümüze taşımaktadır.
Henüz turizmin alıp başını gitmediği yıllarda, Bodrum’da, boyları 5 ile 28 metre arasında değişen, ilk başlarda yelkenli ve daha sonra motorların da konduğu tekneler balıkçılık, süngercilik ve nakliye işlerinde kullanılmaktaydı. Bunların arasında ilk göze çarpan, temel çizgileri muhtemelen binlerce yıl öncesine giden tırhandildir. İnsanlığın en eski tekne gövdesi tasarımlarından olan bu tip, iki-başı veya başı-kıçı-bir gövde formunun Ege Denizi bölgesine ait bir versiyonudur. Bu iki-başı-bir tekne gövdesi formunun kendine özgü özellikleri vardır. Her şeyden önce boy en oranı üçe bir veya bu civardadır. Hilal şeklindeki dışbükey baş bodoslama, nispeten düz bir şekilde denize inen kıç bodoslamayla kısa bir omurgayla birleşir. Belirgin bir şiyeri (güvertenin teknenin baş ve kıçına doğru eğimi) vardır ve yine gayet belirgin, neredeyse denizi yalayan sehimi (güvertenin teknenin bordalarına/yanlarına doğru eğimi) vardır. Tırhandil Ege süngerciliğinin neredeyse değişmez teknesiydi denebilir. Dolayısıyla, Bodrum tekne yapımcılığının, süngerciliğin artışıyla beraber, bir dönem en çok yapılan tekne formlarından biri olmuştur. Mavi yolculuk tekneleri arasında az da olsa bazı tırhandiller hâlâ vardır.
Tırhandile benzer bir tekne formu da peramadır. Yapacağı işe göre farklı oranlarda inşa edilen peramaları tırhandillerden ayıran en belirgin özelliği öne doğru yatık düz baş bodoslamasıdır. Bodrum’da hiçbir zaman perama yapılmamıştır ama Bodrum’a Giritli mübadillerle gelen nakliye teknelerinin arasında peramalar vardı. Bu müzede görülen Cumhuriyet teknesi bir peramadır. Bir başka gövde formu da çırnıktır. Çırnık formunun en belirgin özelliği aşırı yatırılmış düz baş bodoslamasıdır. Uzun bir bastonu vardır ve epey kısa omurgası bu formu bir zamanlar süngercilerin gözdesi yapmıştır.
Ufak tekneler arasında piyade ve bodi sayılabilir. Piyadenin tercih edilen boyu 7,5 metredir ama genelde 6,5 ile 8,5 metre arasında değişir. Baş bodoslaması makul düzeyde yatıktır. Baştan kıça doğru hafif bir eğimi vardır. Ama en belirgin özelliği kıçında bulunan üçgen şeklindeki küçük aynadır. Bodi ise piyadeden biraz daha kısa veya aynı boydadır ama kıçı aynasızdır. Bir dönem Bodrum balıkçıları arasında çok kullanılmış bodi iki-başı-bir kayıktır ama kıçı guletinki kadar mükemmel derecede yuvarlak değildir.
Tüm bunların arasında Bodrum’un en meşhur teknesi herhalde gulettir. Fransızcanın goélette ve İtalyancanın goletta terimleriyle aynı kökenden gelen gulet terimi ilk başta aslında bir gövde formundan ziyade arma tipini tanımlamak için kullanılıyordu. Bu açıdan bakıldığında, şu ana kadar sıralanmış, hepsi belli bir gövde formunu anlatan yukarıdaki terimlerden farklıdır. Arma tipi olarak bugün uskuna terimiyle anlatılan, kabaca tanımlanacak olursa, arka direğin ön direkten uzun veya ikisinin eşit olduğu, randa veya pıraçera yelkenlerle donatılmış schooner (skuner) armaya karşılık geliyordu. Her ne kadar bu armanın kesin olarak nerede ortaya çıktığıyla ilgili tartışmalar hâlâ tamamen sonuçlanmamışsa da, ilk kez Hollanda ve civarında kullanıldığı, buradan on yedinci yüzyılın sonlarında geçtiği Kuzey Amerika’da geliştirildiği ve popülerleştiği konusunda iyi kötü bir fikir birliği vardır. Bu süreç sırasında ara sıra bir gövde formu olarak da kullanılmış bu terim ve temsil ettiği arma bir süre sonra Akdeniz’e gelir. Bazı yerlerde uskuna ve benzeri terimlerle ifade edilirken, bazı yerlerde de goletta ve benzerleriyle ifade edilmiştir. Bununla beraber, schooner armanın Akdeniz’de az da olsa değiştirilmiş olduğunu düşündüren işaretler de vardır. Guletin bir gövde formu terimine dönüşmesi Türkiye’de gerçekleşmiş gibidir. Bu değişikliğin ardında, gulet armalı yelkenlilerin bir kısmının yuvarlak kıç tasarımlı olmasının rol oynadığı söylenebilir. Muhtemelen çeşitli nedenlerden dolayı bu formun Türkiye’de daha çok tercih edilmesi zamanla bu arma teriminin bir gövde formu terimine dönüşmesini getirmiştir. Yelkenin yerini motorun alması da herhalde bu süreci hızlandırmıştır. Böylece gulet kelimesi, Yunanlıların karavoskaro dedikleri yuvarlak kıçlı tekneler için kullanılmaya başlanmış ve bir zamanlar gulet olarak adlandırılan yelken armasını anlatmak için de uskuna terimi tercih edilmiştir. Bodrumlu tekne ustalarının elinde lüks mavi yolculuk yatlarına dönüşerek Bodrum Guleti olarak adlandırılmış bu gövde formu karşımıza, yörenin benimsemiş olduğu kemane (içbükey) baş ve yuvarlak kıçla çıkar. Daha geniş taşıma kapasitesi arayışı ve bu teknelerin boğuşmak zorunda kalacağı Ege’nin hırçın deniz koşulları, Bodrumlu ustaların elinde bu kendine özgü gövde formunu ortaya çıkarmıştır. Aynakıç gövde formuysa, guletin, yine yük taşıma kapasitesini arttırma çabası ve geniş çalışma alanı arayışı sonucunda yuvarlak kıçın yerine düz aynanın yapılmasıyla ortaya çıkmış bir versiyonudur.
Meraklı gözlerin hemen farkına varacağı gibi, bu eski iş tekneleri karşımıza birbirinden farklı yelken armalarıyla çıkmaktadır. Bugün neredeyse tek yelken tipinin (bermuda veya markoni) ve iki tür armanın (keç veya uskuna) baskın olduğu mavi yolculuk guletlerinin aksine, bu iş tekneleri, henüz motorun da çok yaygın ve güvenilir olmadığı bu dönemde birbirinden farklı armalarla donatılmaktaydı. Müzede, bir yanda artık pek kullanılmayan tek ve çift direkli randa armayla, bir yanda da artık hiç rastlanmayan çift direkli randa-pıraçera armayla donatılmış yelkenliler bulunmaktadır. Randa armalı yelkenlilerse karşımıza, hem alt yakası bumbalı, üst yakası gizli, hem de daha çok ufak sünger teknelerinde kullanılmış şekliyle sadece üst yakası gizli olarak çıkmaktadır. Ayrıca hem latin yelken hem de artık geçmişte kalmış ama Bodrum’un her yaşlı denizcisinin hatırlayacağı, latin yelkenin farklı bir versiyonu olarak tanımlanabilecek tulum yelken de müzede yer almaktadır. Direk yerleriyse az sayıda gerçek schooner/skuner veya uskuna armaya işaret ederken, genelde direklerin yerleştirilmesinde 1/3 kuralı daha yaygındır.
Bugün geçmişin derinliklerinde kalmış bu zenginlik yerini birbirinden güzel çok sayıdaki lüks mavi yolculuk gulet ve aynakıçına ve çok daha az sayıda tırhandile bırakmıştır. Eskinin süngerci, balıkçı ve yük taşıyıcılarının yerini, Mavi Yolculuğun, her türlü konforu sağlayan kamaraları ve geniş güverteleriyle, modern hayatın ve teknolojinin nimetlerini, bunları Ege’nin muhteşem koyları ve doğasıyla birleştirerek sunan, boyları son yıllarda kırk metrelere ulaşmış Bodrum Guletleri almıştır. Her sezon sonunda geleneksel Bodrum Kupa‘sında bir araya gelen Mavi Yolculuk gulet, aynakıç ve tırhandilleri yelkenlerini açtıklarında ortaya çıkan manzara eşsizdir.
Hazırlayan ve Yazan: Timuçin Binder